24 Mayıs 2009 Pazar

münevver karabulut'un katil zanlısı olduğu iddiasıyla aranan biyolojik insana...


bir çocuk düşünün... minicik vücudu artık yeryüzüne geldiği an bambaşka bir dünya taşır sevenlerine. içinde bir insan büyümüş olan anne, hayatının her anını hiç düşünmeden ona adayacak olan bir baba. sonra yıllar geçer.. büyür o minik yürek. aşık olur. bambaşka bir dünya daha taşır kalbinin en içine... ardında bıraktığı yıllar çok da uzun değildir. ancak yaşanmışlıklarına yenisi eklenir.


her bir hücresini aşkla doldurduğu, gülümsediği bir yaşanmışlık. sevdikleri de olur o anda. canı yandığında koştuğu dostları, deli gibi güldüğü eğlendiği anlar, olaylar, varoluşlar... ve bir gün... vahşet gün yüzüne çıkar. nefret ete kemiğe bürünür. o gencecik beden bir pisliğin elinde sonsuzluğa gider. bedeni ağır yaralar almıştır. ölümün en ağır biçimiyle koparılır hayattan. öyle haindir ki kalleşlik, minicik bedeni alır yeryüzünden. yaşaması gereken onlarca güzelliği sonlandırarak. sonra kendi şerefsizliğini de ekler öldürme biçimine. o dünyalar güzeli küçük kadını çöpe atmayı uygun görür aşşağılık bünyesi.. ve karanlığa karışır ardından. yüreği kadar pislik dolu bir biçimde karanlığa karışır. bulunamaz o zamandan sonra.. sahip oldukları karanlık gibi üzerine çökmüş, saklamaktadır caniyi.


ve o küçük kadının sevenleri... ruhları acıyla yanan sevenleri. bir yandan bir daha asla göremeyecek oluşlarının acısı, diğer yandan aniden yok olan katil, ya da katillerin bulunamayışı..


bu nasıl bir vicdan ve insanlık ki bir canlıyı hayattan koparıp, ardından şerefsiz bir biçimde kaçmayı seçebilmektedir. bu nasıl bir vicdan ki haykırışlar çare olamamaktadır. bu nasıl bir vicdan ki katile yardım etmektedir. tanımadığım o küçük kadın için benim de vicdanım sızlıyor...


itüsözlük - ben öyle düşünmüyorum

0 yorum:

Yorum Gönder