Celalettin Cerrah'a kızmıyorum. Daha doğrusu şöyle düzelteyim: kendisinin söylediklerine şaşırmıyorum. Çünkü Sayın Cerrah toplumun büyük bir kesiminin duygularına tercüman olmuş vaziyette. Öyle ya, bizim ülkemizde bir kızın 16-17 yaşlarında evlenmesi/evlendirilmesi, çocuk sayılabileceği bir çağında "kadınlık" misyonunu üstlenmesi gaaayet normal sayılıyorken ve bu durum davul zurna ikilisi eşliğinde kutlanıyorken; aynı yaşlardaki bir kızın birini sevip, birine güvenip, bi' ilişki kurması son derecede ahlak dışıdır. Peki mesela Münevver Cem'le evli olsaydı ve ya Münevver Cem'i tanımayıp zorla kaçırılsaydı da aynı şekilde öldürülseydi, Sayın Cerrah ve muadili kişiler ne diyeceklerdi; inanın merak ediyorum. Sanki kadının -tamamen onların normlarına uymasına rağmen- bu tür olayların içinde kendisini bulması hiç vaki değilmiş gibi, konunun Münevver'in Cem'in evine gitmesi etrafında dönüp durmasını anlamlandıramıyorum. Dahası aynı soruları/keşkeleri beyninde binlerce kere döndürmüş ailenin bir-lerce kere daha yaralanmasından üzüntü duyuyorum.
Toplumun sevgiye bakış açısı bu kadar hastalıklıyken, pek tabii ki de yanlış yapmıştır Münevver ve ailesi. Mevcut hastalıklı vaziyeti düzeltmek/yıkıp yerine yenisini inşa etmek varken; yazık ki konuşulan tek şey önlemlerin nasıl alınması gerektiği. Genç bir kıza yaşamına devam edebilmesi için akşam ezanından sonra dışarı çıkmaması, çok gülmemesi, çok gezmemesi, çok bilmemesi, erkek arkadaş edinmemesi, ediniyorsa da sonuçlarına katlanmayı önceden kabullenmesi -yani bildiğin paranoya hâli- öğütleniyor örneğin. Bir erkeği tacize/tecavüze/cinayete yönelten sebepler? Puf! Onlar konuşulmasa da olur. Aman da benim paşa oğlum. Olan olmuş zaten. Önlemlerimiz bize yeter de artar... Peki o önlemlerin yetmediği yerler? Aile içi şiddetler, tacizler, tecavüzler? Annesiyle sokakta yürürken göz göre göre kaçırılıp tecavüz edilen Serpil öğretmenler? Suyuna da pişirilen pilavlar sonra? Onlara ne olacak? Hmm, hasır altı yaparız gider ne de olsa...
***
Sonra her gün görüyorum, duyuyorum ve bu görüp duyduklarım karşısında ne yapacağımı şaşırıyorum. Televizyonlarda kendilerini paralıyor "duyarlı" abilerimiz/ablalarımız: BEN BURADAN AİLELERE SESLENMEK İSTİYORUM! ANNELER, BABALAR! LÜTFEN GENÇ KIZLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM! Kimse erkek çocuklara sahip çıkmaktan bahsetmiyor fakat. Kimse erkek çocuklara kadının bir "kim?" olduğunu anlatmıyor yahut. Kadının "ne?" idüğü belirsizliği bazen böyle bir cinayet, şöyle bir tecavüz, öyle bir taciz hikâyesiyle tamamlanıyor. Katiller bırakılıp maktûller sorgulanıyor, suçlanıyor, yargılanıyor. Hani güç yetse mezardan çıkarıp bir de cezalandıracaklar, ööylesi bir arsızlık, dizin boyunu çoktan aşmış.
***
Hoş, aileler bile kız çocuklarına "benden sorumluluğu çıksın da ne yaparsa yapsın" zihniyetiyle yaklaşıyorken; bir arkadaştan, bir sevgiliden, bir bilinmeyenden böylesi bir duyarlılık beklemek saçma ama: I have a dream. Birileri her gün emniyet mensuplarına, bakana başbakana, vatana millete övgüler yağdıradursun; paranın/gücün/iktidarın karşısında küçücük çocukların çöpe atıldığı bir ülkede yaşıyorum ben. Ne güzel İstanbul lan! Yani bravo sana Cem, ülkeni güzel çözmüşsün, tebrik ederim. Hiç öyle saklanma ihtiyacı hissetmeden, evinin içinde pijamaların üstünde rahat rahat işlemişsin cinayetini. Bak biz bugün burada yüce Türk milleti olarak senin haklı sebeplerini bile araştırıyorken, sırf cinsiyeti farklı olduğu için olayın mağduru/edilgeni/kaybedeni olan Münevver'in kabahatini deşiyoruz. Görüyo musun ve ne kadar zeki olduğun için kadehini şerefime kaldırıyor musun oğlum? Sen, senin gibiler ve senin gibileri yaratan hastalıklı insanlar/düşünceler sayesinde ben;
otobüse, minibüse bindiğimde her daim arkamı kolluyor, mümkün olduğunca az erkek arkadaş ediniyor, belirli bir olgunluğa erişmiş olmama rağmen akşam 9'dan sonra dışarıdaysam tedirgin oluyor, bu tedirginliğimi başımı öne eğip hızlı adımlarla kutsuyor ve değil sevgilime güvenmek babama bile güvenmekten imtina ederek üzerime düşeni yapıyorum. Yine de dayak yiyor, taciz ediliyor, tecavüze uğruyor, öldürülüyorum. Yetmiyor, yetkili ağızlardan ağzımın payını almaya devam ediyorum.
Sana gelince; "love is the funeral of hearts" dedikleri bu değildi canım Münevver, senin ruhun şad olsun.
- dünya kavuniçi -
1 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder